Kentsel Dönüşüm Neden Gereklidir?
1999 Marmara Depremi'nden bu yana geçen yıllar bize çok acı dersler verdi. O büyük felaketin üzerinden tam 15 yıl geçti. Ancak o günden bu yana ne yazık ki hâlâ milyonlarca insan, o günkü şartlarda yapılmış, yetersiz denetimden geçmiş ya da hiç denetlenmemiş yapılarda yaşamını sürdürüyor.
1999 öncesi inşa edilen yapıların büyük bir kısmı ya ruhsatsızdır ya da ruhsatlı olsa dahi günümüz mühendislik ve yapı standartlarından çok uzaktır. Türkiye’de 1940 ile 2007 yılları arasında 9 ayrı deprem yönetmeliği yürürlüğe girmiştir. Bu kadar çok yönetmelik değişikliği bile, yapıların zamanla ne kadar geride kaldığını ve güncel şartlara ne kadar uyumsuz hale geldiğini açıkça ortaya koymaktadır.
Özellikle İstanbul gibi birinci derece deprem bölgesinde yer alan kentlerde durum daha da ciddidir. Örneğin, İstanbul 1975 deprem yönetmeliğine göre 2. derece deprem bölgesi olarak kabul edilirken, 1998 yılında yürürlüğe giren yeni yönetmelikle 1. derece riskli bölge sınıfına alınmıştır. Bu değişiklik, statik ve taşıyıcı sistem hesaplarının tümüyle yeniden ele alınmasını gerektirmiştir. Ancak, 16 ila 40 yaşındaki birçok yapı hâlâ eski yönetmeliklere göre inşa edilmiştir. Üstelik bu yapılar ruhsatlı ve iskanlı olsa bile, bugünün deprem güvenliği standartlarını karşılamamaktadır.
Ne yazık ki asıl tehlike, buzdağının görünmeyen kısmıdır. Çünkü ülkemizde kaçak yapılaşma ve gecekondu üretimi, yıllarca kontrolsüz şekilde büyümüş; milyonlarca insanın can güvenliği hiçe sayılmıştır. Bunun yanında, geçmiş yıllarda kullanılan inşaat tekniklerinin eksikliği, hazır beton yerine el ile yapılan karışımlar, hatta deniz kumu gibi standart dışı malzemelerin kullanılması, yapı stokumuzu daha da riskli hale getirmiştir.
Bugün hala sıkça sorulan bir soru var:
“Binamız mevcut yönetmeliklere uygun mu? Projelendirilirken nelere dikkat edildi?”
Gerçek şu ki, özellikle 2000’li yılların başında yapılmış bazı binalar bile, projelendirme ve inşaat sürecinde dönemin yönetmeliklerine uygunluk açısından ciddi eksiklikler taşımaktadır. 2002’de yapılmış bir bina incelendiğinde, çoğu zaman 1998 kurallarına tam anlamıyla uymadığı, hatta bazı kısımlarda 1975 kurallarına göre tasarlandığı tespit edilebilmektedir.
Peki, Kentsel Dönüşüm Neden Gereklidir?
1. Can Güvenliği İçin
Kentsel dönüşümün en hayati gerekçesi, şüphesiz ki can güvenliğidir. Yeni deprem yönetmeliklerine uygun, sağlam temellere oturtulmuş, mühendislik hesapları doğru yapılmış yapılar inşa etmek, sadece bugünün değil, gelecek nesillerin de güvenliğini sağlamaktır.
Çocuklarımızı, ailemizi ve sevdiklerimizi ölüm riski taşıyan eski yapılardan kurtarıp, modern ve güvenli konutlara taşımak, bizim en temel sorumluluğumuzdur.
Unutmayalım: Depremler değil, binalar öldürür.
2. Yaşam Kalitesini Artırmak İçin
Bir an için deprem gerçeğini göz ardı edelim... Yine de kentsel dönüşüm, modern şehircilik anlayışına geçmenin, altyapı ve ulaşım problemlerini çözmenin, düzenli yaşam alanları inşa etmenin en etkili yollarından biridir. Plansız kentleşmenin getirdiği trafik, otopark, kanalizasyon ve su altyapısı sorunları, dönüşüm projeleri sayesinde ortadan kaldırılabilir.
Ayrıca yeşil alanlar, sosyal donatılar, çocuk oyun alanları ve otoparklar gibi unsurlar sayesinde, insan odaklı bir yaşam çevresi oluşturmak mümkündür.
Sonuç: Geleceğe Yapılan Yatırım
Kentsel dönüşüm, sadece bir inşaat faaliyeti değildir. Aynı zamanda bir gelecek yatırımıdır. Yaşam alanlarını güvenli hale getirmekle kalmaz; şehirleri estetik, yaşanabilir ve sürdürülebilir bir yapıya dönüştürür.
AVC YAPI olarak, bu büyük dönüşümde sizin yanınızdayız.
Gelin, hep birlikte hem sevdiklerimizi koruyalım hem de şehirlerimize değer katalım.